space

space

Satie yine ciğerlerimi tıkıyordu.

anlamsız bir şeylerden bahsetmek istiyorum. sonuçların açıklandığı gün annemin ağlaya ağlaya "büşra, lütfen eşyalarını topla ve abinle yanıma gel." demesinden. kocaman sırt çantama bütün kitaplarımı tıkmamdan. hiç beklemediğim sonucuma sevinemeden hakkı'nın sinirden/üzüntüden dolayı dolmuş gözleriyle karşılaşmamdan. yolda hiçbir şey demeden yürümemizden. babamın arayıp, "senin o abin hiçbir şey olamaz, sonun başlangıcında o!" demesinden. sanki sen bir şey olabildin mi diyemememden. "ben ona güveniyorum." dediğim zaman ufacık bir aşağılama sesi duymamdan. sinirden parmaklarımın titremesinden, ama hakkı daha fazla üzülmesin diye bir şey belli etmemeye çalışmamdan. annemin gözyaşlarından. babamın defalarca hakkı'nın üstüne yürümesinden. benden zaten bütün ümitlerin kesilmiş olmasından. annemin sevgi gözyaşlarından. annemin nefret gözyaşlarından. annemin mucize isteme gözyaşlarından. hakkı'nın elimdengeleniyapmıştımoysa göz dolmalarından. hissizliğimden. aslında düşündüğümde, bugüne kadar hep üç kişilik bir aile olmuşluğumuzdan. babam bizi neden bu kadar kırmışlığından. bir gün gerçekten bir teşekkür konuşması yapmam gerekirse, o konuşmanın içinde bir baba olmayacak olması beni üzmeyecek miden. keşke bir babam olmasaydıdan. keşke çok uzaklara koşabilsemden. keşke kırdığı her kalp için babamı kendi içimde öldürebilsemden. 

keşke tüm bunlar olurken, evde bir sigara içebilsemden.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder