space

space

Starwars çok mübarek bir şey.

Saatleri bir saat geriye aldığımız şu günde, sabahın altısında kalkarak ne yapmaya çalıştığımı ben de anlamadım. 
Uzun zamandan beri ne yapmaya çalıştığımı anlamıyorum. 

Mesela dün töder sınavında, sözelci olmama rağmen fizik sorusu çözeceğim diye bir yerlerimi yırttım. Çünkü hayatım boyunca astronomi ve uzay bilimleri okumak istemiş; ve sınava girmeden önce Starwars 4'ü izlemiştim. Bunların bana fizikte bir getirisi olmalıydı. 
OLMADI. 

Mesela son günlerde, Sinan denince aklıma mimar, mimar denince aklıma Sinan, sonra yine Sinan denince aklıma Bir Çocuk Sev- NE DİYORUM LAN BEN?!

Bu saçmalamalar konusunda insanların desteğini aldığımı bilmenizi de istiyorum. Sonuçta okul açıldıktan üç gün sonra "SINAVLARINIZ BAŞLADI MI KIZIM :)" diyen  bir babayla aynı evde yaşıyorum. 
Babam aslında güzel bir insan. Her gün tavukgöğsü yedirtiyor. 

Sıkıntıdan dolayı, BUM diye patlamaktan korkuyorum. Gideyim de 14 dakika 26 saniye boyunca dans edeyim.

Master and Servant

Avuç içlerim kararıyor. İçim kararıyor. Yüzüme güneş vurunca çillerim çıkıyor. Çillerim içimi karartıyor. İçim kararmasın diye kendimi Mimar Sinan'lı hayallere atıyorum; sonra yine avuç içlerim kararıyor.

Başıma bazen beter ağrılar giriyor. Beter ağrıların başıma girdiği her gece kabus görüyorum. Sonra babamın yanına kıvrılıyorum. Babam beni her gördüğünde ÖEEE diye bir tepki veriyor, sabah da kuulluğuna devam ediyor. Ben de kulluğuma devam edip, kendimi hayatın içine iteliyorum. Kendi elimden tutup kendimi okula bırakıyorum. Sonra kendim gidiyor. Kendimin arkasından ağlıyorum. Şakalar ve türevleri. Ama limitleri değil.

CANIM SIKILIYOR.

Genelde ben çantamı taşıyorum, bu şarkı da beni taşıyor. Çantayla tek farkımız, aradaki 55 kilo fark.

CANIM İT GİBİ SIKILIYOR DİYORUM.

Kanalıma yapacakları adi tedavi.

Aylardır çektiğim diş ağrısından sonra bugün ekibim ve ben dişçideydik. Doktor dişlerime bakıp durumları kötü dedi. Koltuğun kenarını kavradığımı hissettim. Kanal tedavisi olacak dedi, dişindeki hisleri alacağız dedi. Yanlışlıkla hislerimi komple alırlarsa diye düşündüm. Sonra çok da bir şey kaybetmem dedim. Bu esnada ağlamamak için çok direndim.

Ağlamamak için niye bu kadar direndim, ve ne bok yemeye ağlamak istedim; bunları bilmiyorum çocuklar. Ben artık hiçbir şey bilmiyorum. Odama yapma kum dolu bir kova koyup, kafamı da içine sokmayı düşünüyorum.

Bazen sürekli bir kum kovasıyla gezmeyi de düşünüyorum. İnsanlar beni sinir ederse kafalarını kuma sokarım. Aslında kendi kafamı kuma sokma isteğinden yavaş yavaş vazgeçiyorum. Yorgan ve yatak varken böyle şeylere ne gerek var aslanlarım? 

Canım o kadar sıkılıyor ki. Ders çalışıyorum. Ders çalışırken kendi kendime "La ben sinema televizyon okumayacak mıyım? O HALDE NİYE FİLM İZLEMİYORUM YARRAAM!?" diyorum. Sonra gidip film açıyorum. Filmin yarısında "La ben hala liseli değil miyim? Yarın sabahın köründe okula gitmeyecek miyim? O HALDE NİYE YATMIYORUM YARRAAM?!" deyip, bu sefer de yatıyorum. Günlerim böyle geçiyor.

Dişçiye pazartesi günü gideceğim. O zamana kadar şehriye çorbası havuzumda yüzmeyi, ve beş aydır bitiremediğim kitabı bitirmeyi düşünüyorum.

Hayat çok zor.

Geceler deriinn ;);)

Her sabah altıda evden çıkıp, sekizde dönüyorum. 
Sanırım sırtımda 5 kilo taşıyabilmek gibi yetenekler de kazandım.
Derslerde aklım kaçmasın diye, aklıma tasma da taktım. 
Efes Blues Festival'ine gitmek için can atarken festival gününde evde uyuyakaldım. 
Her yerde uyuyakaldım. 
Mat 1 çözemiyorum. 
Her gün ellerini görüyorum.
Unutturma hapına başladım. 
Hap bir adet üzüm tanesinden oluşuyor. 
Doktor isteğe göre bir kase sakızlı muhallebi de kullanabilirsin dedi. 
Annem attığım doğum günü mesajına "sgl" diye cevap verdi. 
Ve ben güzel uykumdan uyanıp sizlere bunu yaz- BEN NİYE KALKTIM Kİ AMK?!

ÇILDIRMICAM.mp3