space

space

YANACAKSINIZ!


Şunu izleyip izleyip resmen random gülüyorum. Feyyaz'a zamanında gönderdiğim birkaç mail ve çizim ise hala gözlerimde yaş yapıyor. Ah Feyyaz, neden cevap vermedin Feyyaz... Oturur, bi sigara yakar, ağzımızı yaya yaya Time is on my Side'ı söylerdik Feyyaz...

Disney Chanel'da pis işler!




Adımız Cafer, boyumuz ve kilomuz hakkında konuşmaktan hoşlanmıyoruz. 

-PhotoScape'den öteye gidebildiğimiz günler de gelecek......-

Keşke okumasanız

-Başta özür dileyecektim. Sonra saçma olduğuna karar verdim. Sonuçta burayı zamanında sadece hayatımı az az yazmak için açmıştım. Sonra açıklar yarık oldu, içim döküldü, falan. Neyse. Beş ay boyunca heyecandan/geleceğin ne olacağını kestiremememden dolayı aşırı dengesiz çarpan kalbimi artık düzeltmem gerek. Sana bunu yazıp hayatıma devam edecek cesareti içimde bulamadığım için de kendime üzülmem gerek. Ama boşverelim. Özür dilerim. Yine bir yere varamadım. -

-Bilge'ye.-
Ben Hikmet'im. -Aynı zamanda Hikmet'e aşığım.- Benlerim, ve içimin üst katında oturan bir albayım var. Alt katta da bir sigara tüttürdüğüm bir Nurhayat Hanım'ım. Sen bir Bilge'sin. Elimizde bunlar varken, tek istediğim seninle karanlık bir sokakta yürümekti. Sana, "koluma girer misin lütfen?" demekti. Hemen koluma girip başını omzuma koymandı. Eğilip -uzanıp- saçlarından öpmekti. Ve sonra seni öpmek. Verdiğin tepkileri unutmamak. Ben. Senin için bu hikayenin -kendi oyunumun- bir Hikmet'i olmak istedim. Bir Bilge ol istedim. Kahve koymaya gittiğin zaman "Beni yalnız bırakma dedim. Bıraktı. Ne bilsin?" diye mırıldanmak istedim. Olmadı. Beni sevmek zorunda değildin. Kimse senden böyle bir ricada bulunmadı. Ben de seni sevmek zorunda değildim, ama bir Hikmet olmuştum işte. -Benlerimin olmasının bir sebebi vardı.- Ben hep sana I found my love you'yu çalmak için bekledim. -Yüzümde en utangaç Hikmet gülüşleri olacaktı. Şimdi en yorgun Hikmet'in, en yorgun gülüşleri var. Ben bir Hikmet'tim işte, ama sana bir mektup yazacak kadar, kendimi öldürecek kadar da Hikmet değildim. Ben bir Hikmet değildim. Ama ne yapalım, seni bir Hikmet'in, bir Bilge'yi sevmesi gibi seviyordum. -Sen bir Bilge değilken üstelik.- Neyse. Hiçbir şey dileyecek gücüm yok. Senden bir şeyler isteyecek kadar da kalp çarpıntılarıyla dolup taşmıyorum artık. Benim kalbim sana karşı ne kadar ritimsiz atıyorsa, senin kalbin bana inadına kalpsizlik yapıyordu. Bir şey dileyecek gücüm yok dedim, ama illa ki bir şey dilemem gerekirse; bana kalpsizdin. Umarım sadece, bana kalpsizdin.

keşke çok az güçlü olsam.

THE OSCAR GOES TO!!1!!


Tuttuğum nefes boşa gitmese bari diyerek, listenin sonundaki sanatsal sıçışlarıma hayretlenerek yatağıma gidiyorum. Ben nefes tutayım, siz iki dua eksik etmeyin. DUAYI HANGİ ŞEHİR İÇİN EDECEĞİNİZİ UMARIM BİLİYORSUNUZDUR :))