space

space

E.

Şimdi kafanızı hafifçe geriye yaslayın. Sakin olun, çok sakin. Sanki şu an, Willy Wonka'nın nane aromalı çimenlerle kaplı çikolata şelalesi diyarına girdiniz, ve bir Augustus Gloop değilsiniz. Ve eğer bir sigaranız varsa, yakmayın.

Tyler Durden der ki; birini sevmek için, bir nedene ihtiyaç yoktur. Birini sevmeniz için, sevmeniz yeterlidir.  


İşte E., tam bu noktada devreye girer. E. E.'yi sevmeniz için, E.'yi sevmeniz yeterlidir.  


E., ay gibidir. Ama ay gibi de değildir. E., ölmüş bir gezegen değildir. Ona sürekli göktaşları çarpmaz, gündüzleri çok sıcak; geceleri çok soğuk olmaz. E. yazları güzel tişörtlerin üstüne ince hırkalar; kışları ise güzel kabanlar giyip, güzel şapkalar takabileceğiniz bir iklimdir. Ay bütün dünyayı, E. ise bütün dünyanızı aydınlatır. 


E.'nin ellerinin güzel olduğunu düşünmeniz için, illa ki E.'nin ellerini görmeniz gerekmez. Çünkü bilirsiniz ki, E.'nin elleri güzeldir. Sesi ise dünyanın en mekanik sesidir. E.'nin mekanik sesi aklınıza StarWars'ı getirir. Ama bilirsiniz. StarWars ve E. ayrı kulvarların güzelidir; ama siz hep E.'yi seçersiniz. 


-E., İngilizcedeki erkeğe güzel diyemeyiz, yakışıklı diyebiliriz; çünkü güzel erkek olmaz cümlesini çürüten nadir kişilerden biridir. Çünkü E. güzeldir. Hep güzeldir. Aksini düşünmek kalp kırıcı olur.-


E.'yi hiçbir zaman hayallerinizde şehvetle yatağa atamazsınız. Ya da insanı şaşırtacak kadar güzel olan o tenini öperek morartamazsınız. E. eğer hayallerinize girdiyse, onun ellerini tutar ve bir çaycıya götürürsünüz. Hava bu hayallerde her daim soğuk olur; çünkü E.'nin ellerinin soğuması gerekir. E. çay içer, ellerini bardağa sarar, çaya üfler ve çaydan bir yudum alır. O anlarda çay işçileri gözyaşları içinde birbirine sarılır, ve işi E.'nin üşüyeceği diğer bir güne kadar bırakır. 


E.'yi seversiniz, E. sizi sevmez. Ay hala parlaktır, parlak ve E.'ye rağmen hala güzel. 


E.'yi seversiniz, E. sizi sevmez. Bir sigara yakar ve Ay'a bakarsınız. Ama bazı şeyler hiç geçmez. 



Niye böyle olduk Nuran?

Hayatım çok garip lan. Mesela hamam böceğini öldürmek için odada elimde terlikle deli danalar gibi koşturuyorum. Mesela yemek sırasına koşarken kimseye çaktırmadan düşüyorum. Bok varmış gibi her tarafa HOFF SİGARA İÇMEYİN YHA :S:S yazan salak fakültenin etrafında koşturuyorum. Altı yüz liralık kitap borcuna giriyorum. Günde ON DÖRT SAAT uyuyorum. Ayaklarımı klimaya uzatıyorum. Üst geçitte ne zaman denizi görsem SENİ YENİCE MANTALYEAA diye bağırıyorum. Rüyalarımda hep Zeynep'i ve babasını; akıl almaz derece güzel yemekler yerken görüyorum.
Hayatım çok garip de değil, ama çok normal de değil. -En azından birden ona kadar aksanlı saymayı öğrendim.-
HOFF AEO :S:S

Din karşlerim

Merhaba çok sevgili din kardeşlerim.
Fotoğrafta göremiyor olduğunuz çok sevgili din kardeşiniz, şu fotoğrafı çekerken Antalya'ya doğru yol alıyordu. Cadde ışığına varış anını doğru hesaplayamadığı için böyle mal bir fotoğraf olmuştu. Belki de fotoğrafın mallığı, fotoğrafı çeken/ fotoğrafı çeki- ÖF BE AMAAN.


Çok sevgili din kardeşiniz bu anlamsız çalışmadan sonra içine sıçtığı telefonunu eline alıp, One Direction arşivine daldı. Çünkü çok sevgili din kardeşiniz, siz görmeyeli One Direction için tüm dünyayı karşısına alıyor, yıllar önce The Beatles'ı ilk dinlediği günlerdeki gibi; One Direction kliplerini açıp mutluluktan ağlıyordu. Hatta çok sevgili din kardeşiniz, RÜYASINDA HARRY'DEN HAMİLE BİLE KALMIŞTI.


Sonra din kardeşiniz uyudu, uyudu, uyudu. Uyandığında sabah olmuştu. Hemen bir bardak su içti; ve ardından her yolculuk yapan yunivörsitili din kardeşi gibi koltukların arkasındaki televizyondan fotoğrafını çekti...


Çok sevgili din kardeşiniz Antalya'ya ayak bastığı anda, görgüsüz Akdeniz Üniversitesi'nin ŞEHRİMİZE HOŞGELDİNİZ :)))))))))))))))))))))) afişleriyle karşı karşıya geldi. Ama üniversitesi görgüsüzse, o daha da
görgüsüzdü. O yüzden bu karşiniz NE KADAR ARAKLANABİLECEK ŞEY VARSA ÜNİVERSİTEDEN ARAKLADI...

Kayıt ıvır zıvır sıralarında olayları hiç belgeleyemedim çünkü o an kampüsün ebesinin amı kadar geniş olmasına, iletişim fakültesinin karşısında OKULUN STADYUMUNUN OLMASINA?!, havanın anlamsız sıcaklığına, Kaleiçi'ne gideceğim diye bindiğim Kalekapısı dolmuşuna ölesiye küfür ediyordum. Neyse ki üniversite çok güzeldi ve acayip derecede yeşildi. Öğrenciler ağaçların altında uyuyordu ve bazı öğrenciler karton sigara almayı düşünüyorsak, indirim yapabileceklerini söylüyordu. KARTON SİGARADA İNDİRİM DEDİKLERİ ANDA ÜNİVERSİTEYİ ÇOK SEVMİŞTİM.

Sonrasında uyuya uyuya eve geldim. EVE GELİR GELMEZ D&R'A KOŞTUM.

But I need that one thing...
Hoşçakalın çok sevgili din kardeşlerim.