space

space

Başlık yazmaya üşendim deyince -diyince sanki daha kibar- ne diyeceğimi unuttum.

Uzun zaman geçti. Hatta, "I've been holding out so long, I've been sleeping all alone." gibi. Koca koca aylar. Adeta karpuz büyüklüğünde aylar. Her ne kadar yeşil ve çizgili olmasa da, koca koca aylar işte. Hem sabaha karşı içleri de pembe gibi oluyordu. 

Uzun zaman boyunca ne yaptığımı bilmiyorum. Uyku problemlerimi yendim, bedeli daha çok, daha çok uyku oldu. Güneşi özledim. Soğuk bir kış geçirmiştim, ve öylesine hissizdim ki, wintertime love bile fayda etmiyordu. Güneşi özledim, demiştim. Odam güneş alıyordu, ama bulutlar. Bulutların kılıflarını, bu kış yıkamayı unutmuş olmalılar.

Kafamı accayip gereksiz kelimelerin içine soktum. Aylarca matematik çalışmadım. Aslında çalışmıştım, keys to your love'u dinlerken permütasyon falan da diyordum canım, o kadar ölmemiştim. Keşke aynı şarkıyı dinlerken azıcık kelimeleri yaya yaya söylemeyi öğrenseydim. Ama, neyse. Annemin her kavgada söylediği gibi, önümde kocaman bir hayat var. 

Sorularla uğraşmadım. Kendi sorularımla uğraşıyor gibi gözüktüm, sebebi sadece bir bahaneye ihtiyacımın olmasıydı. Bir bahanem vardı, ama bahaneme de bahane buldum. İşin işinden çıkamadım. Zor zamanlar geçirdim. 

Ben ne yaptığımı bilmiyorum çocuklar. En azından saçlarım uzadı.

Bana iyi akşam yürüyüşleri.

2 yorum:

  1. diyince daha güzeeel ve saçlarını kestirmee

    YanıtlaSil
  2. hayyatta kestirmem şekerim. uzatacağım diye canım çıktı zaten.

    YanıtlaSil