space

space

Daşşak geçen kuş.

Geçen yine çok uzun bir koridordan geçip, yangın merdivenine ulaşmıştım. Yine sigara içecektim. Yine kimsenin sevmediği bir sigarayı içecektim. Yine yağmur yağıyordu, ve yine daha önce hiç görmediğim kadar çok yağıyordu.

-Birkaç tane daha yineyle başlayan cümlecikler hayal edin.-

Sigaramı yakmış, ve demirlerin arkasından yağan yağmura öylece bakıyordum. Sonra, benden uzak sayılabilecek bir yerde oluşmuş göleti, ve göletin üstünde uçuşan küçük kuşları izlemeye başladım. Göletin içinde deli gibi çırpınan bir kuş gözüme çarptı. Kuş çırpınıyordu, ben ağzımda sigara, öylece kuşa bakıyordum. Koşup o kuşu, o göletten çıkarmam gerekiyordu; hissediyordum, ama o kadar çok demirlik vardı ki.

Ağzımda sigara, küçük bir kuşa bakıyordum, ve kuş çırpınıyordu. O sırada Paul kulaklarıma fısıldıyordu; Blackbird fly! En sonunda göletin içinde çırpınan küçük bir kuş için yapabileceğim en iyi şeyin Blackbird fly! diye bağırmak olduğuna kadar verdim. Fısıltılarım normal bir konuşma sesine, normal konuşma sesim ise, zamanla bir holiganın bağırmasına benzedi.

BLACKBİRD FLY!

En sonunda küçük kuş, onca çırpınmadan sonra, hiçbir bok olmamış gibi uçtu gitti. Adeta benimle dalga geçmişti. Yani bu durumda kanatları olan oydu, ve blackbird olan; bendim. Blackbird fly! diye bağıran oydu, ve çırpınan bendim. Ama netice olarak hiçbir bok olmamış gibi uçan oydu, ve demirlere tutunmuş, holigan gibi FLY! diye bağıran bendim. Netice olarak bir kuş benimle daşşak geçmişti, ve çok ağrıma gitmişti.

Çok sonra sigarayı attım, ve daha güzel bir sigara içebilmek için para biriktirmeye karar verdim. Ve koridor boyunca yavşak kuşun, benimle dalga geçmesine güldüm.

temsili the beatles/blackbird

2 yorum: