space

space

Bugün hava standarttı.

Kimse cebimde şarkı biriktirmeye bayıldığımı bilmiyor. 
Cebimdeki şarkıları insanlara vermeyi sevmiyorum. 
En son cebimdeki şarkıları verdiğim birisi beni terk etti. 
Cebimdeki şarkıları ondan özenle sakladığım birisi beni terk etti. 
Ama cebimdeki şarkılar beni terk etmiyor. 
ÇÜNKÜ ONLARI TEHDİT EDİYORUM. 

Cebimdeki şarkılarla duygularım ilişkiye giriyor. 
Şarkılar kuluçkaya yatıyor. 
Cebimde. 
Sonra düşünceler doğuyor. 
Düşünceler büyüyor. 
Haliyle yuva kurmak istiyorlar. 
Onların sadece seks yapmasına izin veriyorum. 
Çünkü şiddet sadece Tarantino filmlerinde güzel. 

Şarkılarla duygular sevişince sadece duygu doğuyor. 
Bunu anlamıyorum. 
Mesela doktorla mühendis sevişince çocukları avukat olabiliyor.
Ve bir bok olmama gibi bir hakları da var. 
Ama şarkılar. 
Niye ortaya şarkı çıkmıyor. 
Şarkılar neden iç güveysi gibi yazılıyor?
-İç güveysi böyle mi yaşanıyor?-

Duygularım cebime gelmiyor. 
Duygularım çok kaba.
Hep şarkılar onların ayağına gidiyor. 
Kendilerini ezdiriyorlar. 
Kendimi ezdiriyorlar. 
Saçmalıyorum. 

Çok. Fazla. Saçmalıyorum.

3 yorum:

  1. Benim de öyle özel bazı şarkılarım var insanlardan kıskanıyorum saklıyorum. Garip bişey sadece bana ait olsunlar ve dediğin gibi benim duygularım onlarla sevişsin hatta bazen onlara tecavüz etsin istiyorum. Çok bencilim çok. Ve sen de çok güzel yazıyorsun, tarzını çok seviyorum.

    YanıtlaSil
  2. sen saçmalayınca her şey manasına kavuşuyo sanki..

    şarkılarla olan duygusal bağımız da çok benzer; şimdi ben de saçmaladım belki ama "saçmalamak" iyi bi şey bence şu saçma dünyada:)

    YanıtlaSil