space

space

Batarken güneş tepelerin ardından

Uyumayı değil de; uyumadan önce o düşündüğün, hayal ettiğin anlar varya, işte onu severdim. O anlarda ne olduğum ya da kim olduğum umrumda bile olmazdı. Dudakları doğal kırmızı, dişleri bembeyaz, uzun, beyaz tenli, gri gözlü, zayıf hatunun teki olur çıkardım. Dudak okuyabilirdim, kimseyle konuşamazdım. Çok garip yeteneklerim vardı, origamiyi severdim.

Şimdi yastığa başımı koyduğum an ben, benim. Yalnızca ben. Dişleğim, burnumun üstündeki kocaman çiller hala büyük bir gerçek olarak orda duruyor. Kendimden kaçamıyorum. Olmak istediklerimi olamadığım zaman da, ağzım açık uyuduğum için gece sinir içeri giriyor.

Bugün hiç taramadığım saçlarımı taramayı denedim. Burnumun üstündeki o yaratıklara bir şeyler sürmeye çalıştım. Kıyafetlerimi ütüledim, dişlerimi yerlerinden sarsmak pahasına fırçaladım. Bunların hepsi rahat uyuyabilmek içindi. Aslında kendime söyleyemediğim diğer bir sebebi de sendin.

Çırpınışlarımı görmek hoşuma gitmiyor. Yıllarca içime iteklediğim dişisizliğimle mutluyken beni buna zorlaman. Hiç. Hiç etik değilsin. Ve dişisizliğim açığa çıktığı için haliyle yeri boş kaldı. Şimdi oraya başka bir sefilliğimi yerleştirmem gerek ki, orası kafama batmasın.

Aslında her şeyi bir kenara bırakıp sigaradan hıncımı çıkarabilirim. Hazır Lucky Strike raflarda so happy together eşliğinde beni beklerken -ki bu konu hakkında daha sonra size attığım sevinç çığlıklarından bahsedeceğim.- bunu yapmam çok da mantıksız değil. Ama sana söz verdim. Bak, bir diğer sefil özelliğim. Söz vermek. Sadece bağlandığım insanlara söz veri- bu konuya giresim de yok.

Aslında çok sevmeme rağmen söz vermediğim tek şey batan güneş. O yüzden bari şimdi beni rahat bırak.

2 yorum:

  1. bir teoride çilli insanların çok orjinal olduğu söz konusu.
    bence güneşi o kadar kale alma kadın.

    YanıtlaSil
  2. nasıl kale almayacağım melisim be. pek bi güzel, pek bi tatlı.

    YanıtlaSil