Bugün servisimi kaçırdım. Ama aklımı kaçırmadığım için -en azından birazını-, ilkel yöntemlerle okula gidebildim.
Servise yetişebilmek için son dakikasına kadar koştum, KOŞ FOREST KOŞ dedim, ama dinletemedim. Dolmuşlara binmek, dolmuşlarda sürünmek farz oldu.
Yolda düşünemedim -Aslında yolun suçu yok. Ben düşünemedim. Neyse- Kitap okuyamadım. Hatta dinlediğim şeyleri bile anlayamadım. Ben de gözlerimi kapatıp kendi sessizliğime boğuldum. Çünkü ben insan sevemiyorum, biliyorsunuz.
İnmem gereken yerde indim. İşte tam o sırada, ayaklarımın tam olarak yere deydiği anda, shuffle riders on the storm'u seçti.
İnsanların ayakları,o gereksiz telaş, doğan güneş, arabalar, umutsuz insanlar, insanlar, insa-
bir işkence biçimi olarak sabah okula geç kalmak. bir mucize biçimi olarak shufflenın günü kurtarması.
YanıtlaSil