Tanrı'nın yatağımın üstündeki tavan olduğunu söylememe rağmen oruç tuttuğum günlerden biriydi. Duygu, Ferhat ve ben lunaparka doğru yol alıyorduk. Hemen aklımızı çelen rangera binmeden önce son cümlelerim şuydu;
"Gençler, Radiohead güzeldir, Thom Yorke çok, çok güzeldir ama, o Thom Yorke dansı nedir allaseniz?"
Duygu: "YOO. Bence gayet güzel bir danstı, ben çok da beğendim."
Sonra lanet olası rangerdan indiğimizde Duygu'nun ilk hareketleri şuydu;
" Bak hatta şöyle bir şeyler yapmıştı." (Bu harekette ayaklarımız yere paralel. Dizlerimizi hafifçe kırıp kendimizi geriye veriyor, ve sol elimizi kendi kendine sallanmaya bırakırken, sağ elimizi ne yaptığımızı unuttum. Bu konuyu daha sonra tekrar açacağım.)
Ferhat'ın ise ilk isyanı şuydu;
"DUYGU SEN NE YAPIYORSUN ALLAH AŞKINA!!!11!BİR"
***
Ferhat'ın bir ay boyunca Duygu ve benden tek istediği Değmesin Ellerimiz'i bir kere olsun dinlememizdi. Tabiki de dinlemedik, ve Ferhat'ı kalbi kırık bir şekilde Adana'ya yolladık. AMA BİR GÜN O ŞARKI BİZİ BULDU ÇOCUKLAR. BUNA FERHAT'IN GAZABI ADINI VERDİK. Neyse. Aylar sonra bu şarkıyı yanlışıkla dinlediğimde Ferhat'a mesaj attım.
Ben: "BUGÜN İLK DEFA DEĞMESİN ELLERİMİZ'İ DİNLEDİM."
Ferhat: "Merakla yorumunu bekliyorum şu an. Dolandı mı ağzına? Değmesin ellerimiz diyor musun durup dururken?"
Ben: "Diyorum da, aklımda niye değmesin ellerimiz'den başka bir bölüm gelmiyor onu merak ediyorum."
Ferhat: " O bir sonraki aşama çünkü Büşra, önce değmesin ellerimiz diyeceksin sonra bunu söyledikçe sonrasını öğrenme isteği doğacak içinde. Değmesin ellerimiz bir felsefe, bir inanıştır Büşra. Unutma, unutturma..."
***
***
Ben: Niye mutsuzum bilmiyorum. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyorum.
Duygu: Dinlenecek hiçbir şey yok lan. Hiçbir şey. Mutluluk bile acı veriyor çünkü sonu var bili... NE DİYORUM LAN BEN.
***
Birkaç fotoğraf koymazsam eğer, komşulara karşı çok ayıp ederim. Ve etmeyi düşünüyorum da. Onun yerine;
Duygu'nun tumblr'ı sizi tatmin edecektir. Fotoğraflar için azıcık aşağılara gitmeniz yeterli.
***
Bu anılar asla anlatmak istediğimi anlatamayacak. Bu iki genç benim hayatımın ilk elle tutulup gözle görülen elit çevresiydi. İnanın çocuklar, hayatım boyunca kimseyle oturup dexter üzerine konuşamadım. Hiç insanların bana muhteşem şarkılar önerdiklerini işitmedim. Hiç göbeğe yatıp film izleme olayının insanı çok ama çok mutlu edebileceğini fark etmedim. Ta ki, onlar hayatıma girinceye kadar.
Şimdi biricik Ferhat'ımız Odtü'lü oldu. Duygu hala yanımda. Onu da kolumun altına alıp, çok kısa süre içerisinde bu diyarlardan gideceğim. Ama kader bizi ayıracak. Kader bizi Ankara'da kar yağarken karşılaştıracak. Duygu'yla Ferhat ben soğuktan ağlayınca bana acıyıp yanıma gelecekler. Sonra birbirimizi fark edeceğiz. SICAK ÇİKOLATA İÇECEĞİMİZİ SANIYORSUNUZ AMA FERHAT LAHMACUN YİYECEK, BİZ İSE TAVUK YİYECEĞİZ. İşin tek duygusal yanıysa kulaklarımızda
bu şarkının çalacak olması.
Ps:
Ferhat değmesin ellerimiz'i dinleyebilir ama delikanlı bir insan.