''Rüyamda kıyafetlerini görüyorum doktor. Yolda, evde; ama en çok da beraber geçmediğimiz yerlerde.''
''Kıyafetlerini, en çok beraber gidemediğimiz yerlerde görüyorum. Ama o, kıyafetlerin içinde değil. Anlıyor musun doktor? Onun gömleklerini görüyorum. Kareli gömleklerini. Gömlekleri sevmezdim, şimdi her köşe başında karşıma çıkıyorlar.
''Beraber gitmediğimiz yerler, çünkü zaten bir yere gitmezdik. Birisiyle fotoğraf çekilirken, çekilecek olası fotoğraflarınızı hayal edersin. Flaş patlarken yüzünü güldüren de, budur.
''Eski sigaralarımın hepsinden özür diledim. Elimde değil. Bu, yağmurda kalınca en yakın çatıya sığınmak gibi. Ama normal bir günde aklına bile gelmez. Sigaralarımdan özür diledim doktor. Hepsini önüme dizdim. Bakın beyler dedim. Aslında öyle bir şey yapmadım doktor. Önüme falan da dizmedim. Direk içtim. Ben böyle prosedürlerden hoşlanmam.
''Bazen kendimi çok güçsüz hissediyorum. Ona en çok da, o zaman ihtiyaç duyuyorum. Yenildiğim zaman, ona koşardım. Hiç suyuma gitmezdi. Gerçekleri söyler, sonra susardı. Ben bu yüzden hep ona koşardım. Çünkü üzüldüğüm zaman birileri tarafından gıdıklanmaktan hoşlanmam.
''Hayatımda küçük değişiklikler yapıyorum ayağına, her şeyi unutuyorum. Mesela çaya yedi şeker atıyorum, ya da şeker koymayı unutuyorum. Bazen sadece dem koyup içiyorum. Hiçbir açıklamam yok.
''Hiçbir açıklamam yok, doktor. Bu yüzden bir sigara daha yakacağım.''
***
Son günlerde hayali bir doktorla konuşup, sadece sigarayla besleniyorum. Sigaram da hayali, çünkü kokusu ellerime yapışıyor.
Bu bıcırık blogu böyle karartmak beni de üzüyor, ama n'apak. Günler geçmekle geçmemek arasında kalıyor. Ben unutmakla, YA OLUR MU ÖYLE ŞEY arasında gidip geliyorum. İçtiğim çaylar da çok dengesiz.
Ama bakın mesela geçen gün çok komik ve acıklı bir olay yaşadım.
Emrah Serbes'e ulaşmanın yolunu buldum. Bir mesaj atsam, bana hemen cevap vereceğini biliyordum. O kadar heyecanlıydım ki, böyle kocaman lan.
Elim gitti geldi. Bir şeyler yazıp, sildim.
Sonra SİZ HAYVANSINIZ dedim, ve gittim.
Cevap gelmedi...